Yasemin Şefkatli hamilelik sürecini anlattı: Bir parça makarna yemek için yalvarıyordum

Posted by

İbrahim Tatlıses ve Derya Tuna’nın oğlu İdo Tatlıses ile Yasemin Şefkatli, 2021 yılında nikâh masasına oturmuştu. Geçtiğimiz temmuz ayında ikiz bebek beklediklerini duyuran çiftin oğulları, 22 Ocak’ta dünyaya gelmişti.

Bebeklerine kavuşan çifti, aileleri ve yakın çevreleri yalnız bırakmadı. İkizlerden biri İdo Tatlıses’in babası İbrahim Tatlıses’in, diğeri ise Yasemin Şefkatli’nin babası Sinan Şefkatli’nin adını almıştı. Bebeklerden birinin ismi İbrahim Ayel, diğerininki ise Sinan Emir olmuştu.

“BEBEKLERDEN BİRİ KENDİNİ SAKLAMIŞ”

Şimdilerde tüm vaktini ikizleri Sinan Emir ve İbrahim Ayel’e ayıran Yasemin Şefkatli, hamilelik sürecinde yaşadığı zorlukları takipçileriyle paylaştı:

Hazır boşluk bulmuşken kendi hamilelik sürecimi aktarayım… 8’inci haftada öğrendik ikiz olduklarını. Tek bebek zannediyorduk. Biri kendini saklamış, böyle şeyler olabiliyormuş. İlk öğrendiğim an doktoruma ‘sıkışacaklar’ dedim. Ölümüne bulantılar başladı. Hiçbir şey yiyemiyordum, hatta koklayamıyordum bile. Bazen bütün gün sadece salatalık yediğim oldu.

“YATAKTAN KALKAMIYORDUM”

“O sırada çekimlere devam ediyordum ama arada kusmalar oluyordu. Bir noktadan sonra üç aya yakın her gün serum aldım, öyle bir su kaybı… 5 kilo verdim. Yataktan kalkamıyordum, sürünerek gidiyordum lavaboya. Bunlar 4’üncü ayda yavaşça geçmeye başladı. Ve sonra hop, tekrar hastane. Böbrek enfeksiyonu geçirdim ve 1 hafta hastanede kaldık. Ağrıdan inliyordum, 15 güne yakın uykusuz kaldım. Acıdan yemek bile yiyemiyordum.”

Bunu da atlattık derken ikizler arasında transfüzyon sendromu (Bu sendrom eğer iki bebeğin kullandığı plasentanın damarlarında bağlantı olursa görülür. Damar paylaşımı sonucunda bebeklerden birine daha fazla kan giderken, diğerine daha az kan gider) başlangıcı olduğunu ve anne karnında operasyon olması gerektiğini öğrendik. Bu operasyonun tüm ihtimalleri söylendi bize, ilk başta ne düşüneceğimi, ne yapacağımı bilemedim. Hemen kötü ihtimaller, korkular yüklendi bedenime ve beynime. Moralimi yüksek tutmam gerektiğini söylediler.

“BEBEKLERİMİN YAŞAMA TUTUNMASI İÇİN SIKI BİR DİYET UYGULADIM”

“Gittiğimiz başka bir doktor operasyonu şu an yapamayacağını, Ayel’in kalbinde bir sıkıntı olduğunu ve artık yakın takip yapması gerektiğini, bebeklerin risk taşıdığını söyledi. Günlerce uyumadan karnımdaki hareketleri takip ettim, hareket olmadığında ‘acaba bir sorun mu var’ diye doktorlarımıza yazıyordum. Bebeklerimin yaşama tutunması için sıvıları dengede tutmak adına müthiş sıkı bir diyet uyguladım, doktorum böyle yapmamı istedi. Resmen bir parça makarna yemek için yalvarıyordum.”

Hastanede bir konseye katıldık ve bebeğin kalbinde gidişatın ne olacağına baktı doktorlar. Ayel’in doğum sonrası operasyon geçirmesi gerektiğini söylediler ve daha pozitif bir sonuçla ayrıldık hastaneden. Kendime ‘her şey güzel olacak Yasemin’ diye tekrarlıyordum, çok inanıyordum buna. 20 Ocak gecesi feci bir sancı başladı, apar topar hastaneye gittik. İki gün boyunca birkaç işlem için ağrı kesicilerle doğumu bekledim. 22 Ocak sabahı iki bebeğimin de ağlama sesiyle hayatım bambaşka bir anlam kazandı.

“NİSAN AYI İÇİN UFAK BİR MESELEMİZ DAHA VAR”

“Ayel 25 Ocak’ta ameliyata girdi. Yüreğim öyle bir sıkıştı ki… Bir an olsun aklımdan kötü bir şey geçmedi ama keşke saniye saniye elini tutabilsem dedim. Çok şükür inandığım gibi de oldu. Her şey öyle güzel gitti ki dualarımız, dualarınız ve doktorlarımız sayesinde… Nisan ayı için ufak bir meselemiz daha var, dualarınızı eksik etmeyin.”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir